Osteoporoz düşük kemik kütlesi, artmış kemik kırılganlığı, kemik mikromimarisinde bozulma ile karakterize yaşla sıklığı artan ve kemiğin en sık görülen sistemik hastalığıdır. Multifaktöriyeldir, osteoporoz gelişiminde erişkin dönemde kazanılmış zirve kemik kütlesinin ve kayıp hızının büyük önemi vardır. Zirve kemik kütlesinin düşük olduğu bireylerle kayıp hızının yüksek olduğu bireyler osteoporoz riski ile karşı karşıyadır. Bunları etkileyen risk faktörlerinin bilinmesi ve önlenebilecek faktörlerin giderilmesi hastalık gelişimini büyük ölçüde etkiler. Kalsiyumdan fakir beslenme, güneş maruziyetinin olmaması, fizik aktivite azlığı, prematür menopoz bu faktörlerin başında gelir. En sık görülen fraktürler vertebra, distal radius ve kalça fraktürleridir. Fraktürler ağrı, fonksiyon bozukluğu, sakatlıklar ve hatta ölüme neden olabilirler. Özellikle kalça fraktürlerinde mortalite riski yüksektir. Osteoporozlu hastalar kırık dışında postür bozukluğu, kifozitede artış, buna bağlı sırt ağrıları, boy kısalması gibi yakınmalarla hekime başvurabilirler. Günümüzde tanıda DEXA yöntemi kullanılmaktadır. Tedavinin planlanması ve izlenmesinde biyoşimik belirteçler yararlıdır. Tedavide öncelikle koruyucu önlemlerin alınması önemlidir. Kaynakça: https://www.turkiyeklinikleri.com/article Fotoğraf Kaynakça: https://www.hayatiaygun.com/osteoporoz-tedavisi/
Karaciğer Karaciğer, sadece omurgalılarda bulunan, detoksifikasyon, protein sentezi ve sindirim için gerekli olan enzimlerin üretimi de dahil olmak üzere pek çok işleve sahip bir organdır. İnsanlarda karaciğer karın bölgesinde, diyaframın altında bulunur. Karaciğerle ilgili terimler, tıbbi literatürde genellikle Grekçe karaciğer anlamına gelen ἧπᾰρ (hêpar) sözcüğünden türeyen hepat- kökü ile başlar. İşlev Karaciğer metabolizmada önemli bir rol oynar. Glikojen depolanması, kırmızı kan hücrelerinin üretimi, plazma ve protein sentezi, hormon üretimi ve detoksifikasyon da dahil olmak üzere vücutta daha birçok alanda işlevi vardır. Karaciğer ayrıca yağ sindirimine yardımcı alkali bir sıvı olan safrayı ve safra asitlerini üretir ve bu salgıyı hepatik kanallar yoluyla safra kesesi ve oniki parmak bağırsağına yollar. Bu yüzden bu organ safra sisteminin bir parçası kabul edilir. Organ ayrıca doku sentezi ve normal yaşamsal işlevler için gerekli olan küçük ve karmaşık moleküller de dahil olmak üzere yüksek hacimli biyokimyasal reaksiyonları düzenleyen hepatositleri içinde barındırır. Sayı farklı kaynaklarda çeşitlilik gösterse de, karaciğerin yaklaşık 500 tane işlevi olduğu düşünülmektedir. Anatomi Karaciğer, insanlarda simetrik olmayan ve dört lobu bulunan kırmızımsı kahverengi renkli bir organdır. Organ diyaframın hemen altında, karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunur ve midenin sağ tarafını ve safra kesesini örter. Bir insan karaciğeri normalde 1,4-1,7 kg ağırlığında olup yumuşak ve üçgen şeklindedir. Karaciğer insanlarda hem en ağır iç organ, hem de en büyük bezdir. Lobüller karaciğerin fonksyonel birimleridir ve her lobül temelde milyonlarca hepatositten oluşur. Karaciğer segmentleri, yaygın olarak kullanılan Couinaud sisteminde, fonksiyonel loblar, ana portal venin çatallanma yoluyla çapraz bir düzleme dayalı toplam sekiz segmenti kapsamaktadır. Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Karaci%C4%9Fer
Kolesterol Kolesterol, hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve kan plazmasında taşınan bir sterol, yani bir steroid ve alkol birleşimidir. Daha düşük miktarlarda bitkilerde de bulunur. İlk defa 1754'te safra taşlarında kolesterol bulunduğu için bu maddenin ismi Yunanca chole- (safra) ve steros (katı) sözcükleri ile kimyadaki -ol ekinden türetilmiştir. Kolesterol, özellikle hayvansal gıdalarda bulunur ama vücuttaki kolesterolun ancak ufak bir kısmı gıda kaynaklıdır; çoğu vücut tarafından sentezlenir. Vücudun her hücresinde bulunmakla beraber, onun sentezlendiği veya hücre zarlarının daha çok olduğu organ ve dokularda, örneğin karaciğer, omurilik ve beyinde, ayrıca ateromlarda, kolesterolun yoğunluğu daha yüksektir. Kolesterol kanda normalden fazla bulunması halinde damarlarda birikerek damar sertleşmesine (ateroskleroz) yol açar. Bazen de safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar. Kolesterol pek çok biyokimyasal reaksiyonda yer almasına rağmen özellikle lipoproteinlerin kolesterolü taşıma biçimleri ve kandaki kolesterol düzeyleriyle kalp hastalıkları arasındaki bağlantıdan dolayı bilinir. Vücut, kolesterolü kullanarak hormonlar (kortizol, üreme hormonları), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretir. Bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterlidir. Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa kan damarlarında birikir ve sertleşmeye ve daralmaya (ateroskleroz veya arteriyoskleroz) yol açar. Aterosklerozda damar duvarında biriken tek madde kolesterol değildir; akyuvarlar, kan pıhtısı, kalsiyum gibi maddeler de birikir. Ateroskleroza halk arasında damar sertliği, damar kireçlenmesi de denir. Yüksek kan kolesterolünün zararlarından bahsedilirken söz konusu olan "kötü kolesterol", yani düşük yoğunluklu lipoprotein (İngilizce low density lipoproteins LDL) tarafından taşınan kolesterol düzeyidir. Yüksek yoğunluklu lipoprotein (İngilizce high density lipoproteins HDL) tarafından taşınan kolesterole "iyi kolesterol" denir. Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Kolesterol Fotoğraf
Koledok Koledok olarak da bilinen ana veya ortak safra kanalı, safra kesesine sahip organizmaların gastrointestinal sisteminde yer alan bir kanaldır. Latince ductus choledochus ismi ile de bilinen kanal, karaciğerden gelen ortak hepatik kanal ile safra kesesinden gelen sistik kanalın birleşmesiyle oluşur. Ana safra kanalı daha sonra pankreas kanalı ile birleşerek Vater ampullasını oluşturur. Bu bölgede iki kanalda kaslı Oddi sfinkteri ile kaplanmıştır. Oddi sfinkteri kapatıldığı zaman, karaciğerden yeni sentezlenmiş safra, safra kesesinde depolanmaya gönderilir. Açıldığında ise depolanmış ve konsantre safra duodenuma çıkar. Safranın bu iletimi, ortak safra kanalının ana işlevidir. Kolesistosinin hormonu, yağlı bir besinle uyarıldığında hepatik safra üretiminin artması, safra kesesinin kasılması ve Oddi sfinkterinin gevşemesi ile safra salgılanmasını teşvik eder. Kaynakça: https://tr.wikipedia.org/wiki/Ana_safra_kanal%C4%B1